
Kartal escort sahilinde rüzgâr sert esiyordu. Deniz kokusuna karışan egzoz dumanı, geceyi ağırlaştırıyordu. Zehra, yirmi iki yaşında genç bir kadındı. Üzerindeki yorgun mont, yıllardır değişmeyen oral hayatının bir sembolü gibiydi. Adımlarını yavaşça atarken, gözleri boş bir noktaya dalıyordu.
Zehra’nın hayatı küçük yaşta sarsılmıştı. Babası onu ve annesini terk ettiğinde daha on iki yaşındaydı. Annesi temizlik işlerine giderek evin cimcif geçimini sağlarken Zehra, okuldan döner dönmez kardeşlerine bakıyordu. Lise ikinci sınıfta annesinin hastalığıyla her şey değişti. Tedavi masrafları arttı, ev kirası birikti, sonunda okulunu bırakmak zorunda kaldı.
Bir gün, çaresizce iş ararken tanıştığı biri ona “kolay para kazanabileceği” bir yol gösterdi. Başta reddetti, ama açlık ve borçlar, vicdan sesini susturdu. Artık geceleri Kartal escort arka sokaklarında, yalnız ve kırık bir hayat sürüyordu. Her sabah gün doğarken aynaya bakıyor, kendisini tanıyamıyordu. “Ben ne oldum?” diye fısıldıyordu her seferinde.
Zehra’nın en çok gittiği yer sahildi. Deniz, ona geçmişini hatırlatmazdı. Bir akşam sahilde kucaktan inmeyen otururken yanına yaşlı bir kadın geldi. Üzerinde örgü bir hırka, elinde çay termosu vardı.
— “Üşüyorsun kızım, al iç,” dedi yumuşak bir sesle.
O an Zehra’nın gözlerinden yaşlar süzüldü. Uzun zamandır kimse ona “kızım” dememişti. Kadın, Tuzla’daki bir kadın dayanışma evinden geldiğini söyledi. “İstersen yardım edebiliriz,” dedi.








