Şile escort sahiline vuran dalgalar, gecenin sessizliğini parçalayarak kıyıya doğru ilerlerken, Sude küçük bir taşın üstüne oturmuş denizi seyrediyordu. Bu sahil, onun hem yarası hem de yaralarını iyileştirdiği tek yerdi. Yirmi dört yaşındaki genç kadın, insanların dışarıdan gördüğü o soğuk kabuğun altında aslında yıllardır mücadele eden kırılgan bir kalp taşıyordu.
Sude, daha çocukken hayatın ona sert davranmaya niyetli olduğunu anlamıştı. Babası küçük yaşta evi terk etmiş, annesi ise çalışmak için sürekli şehir şehir dolaşmak zorunda kalmıştı. Sude’nin çocukluğu, eksikliklerle ve yalnızlıkla büyümüştü.
İstanbul’a gittiğinde, özellikle Şile escort ilk adım attığında, belki huzurlu bir sahil kasabasında kendine temiz bir başlangıç yapabileceğini düşünmüştü.
Ama hayat başka planlar yapmıştı.
İş aradığı haftalar boyunca kapı kapı dolaşmış, garsonluk, temizlik, resepsiyonluk gibi birçok işe başvurmuştu. Fakat kimse onu tanımadığı için güvenip işe almıyordu. Bir süre sonra parasızlık ve açlık, onu istemediği bir hayatın içine itti.
Kartal escort sahiline vuran rüzgâr o gece her zamankinden daha keskin esiyordu. Sokak lambalarının sarı ışığı, yağmurdan ıslanmış kaldırımlarda kırık bir umut gibi titriyordu. Yirmi iki yaşındaki Elçin, içindeki ağırlığı saklamaya çalışarak montunun yakasını yukarı çekti. Kartal escort kalabalığı, ona her zaman hem güven verici hem de boğucu gelirdi. İnsan kalabalığı bir yandan yalnızlığını hafifletiyor, diğer yandan içinde bulunduğu döngüyü daha da görünür kılıyordu.
Elçin aslında çocukluğunda bambaşka hayaller kurmuştu. Ortaokulda en sevdiği ders edebiyattı; defterlerinin arka sayfalarını küçük hikâyelerle doldururdu. Ama hayat, onun için planladığı yolu çizmemişti. Kartal vip escort ara sokaklarında geçen geceleri, artık yaşamının sıradan bir parçası olmuştu.
Bu gece de diğer geceler gibi başlamıştı; soğuk, ağır, belirsiz. Ama Elçin’in içinde, nedenini bilmediği bir huzursuzluk vardı. Belki de haftalardır uyuyamamasının yorgunluğuydu. Belki annesinin sesini hatırlamasının yarattığı kırılganlıktı.
Sahile doğru yürüdü. Kartal İskelesi’nin yakınlarında, denizin karanlık yüzüne bakarken bir an için zaman durdu. Uzakta bir vapurun ışıkları titriyordu.
Elçin’in hayattaki en büyük zorluğu sadece parasızlık değildi. Gerçek zorluk, insanların bakışları, fısıltıları ve yargılarıydı. Ona kimse hikâyesini sormuyordu; kimse neden bu noktaya geldiğini merak etmiyordu. Onu sadece tek bir kelimeyle tanımlıyorlardı: hayat kadını. Bu kelimenin ardında saklı olan insanı kimse görmüyordu.
Bir akşam, sürekli geldiği çay ocağında çalışan yaşlı adam, onu uzun uzun süzdükten sonra bir bardak sıcak çay getirdi. “Evladım,” dedi yumuşak bir sesle, “senin gözlerinde bir şey var. Yorulmuşsun.” Bu cümle, Elçin’in günlerdir ilk kez gerçekten görülmüş hissetmesine sebep oldu. Çayın buharı yüzüne vururken boğazındaki düğüm büyüdü ama ağlamadı. Ağlamak, lüksü olan bir duyguydu.
Şile escort rüzgârı her zaman biraz sert eserdi ama 23 yaşındaki Elif için bu rüzgâr, hayatın hatırlattığı sertlikten daha hafifti. Genç kadın, İstanbul’un içinde kaybolduğu karanlık yıllardan sonra Şile escort sığınmıştı. Burada daha sakin bir hayat kurmayı umuyor, geçmişte aldığı zor kararların yükünü hafifletmek için çabalıyordu. Hayatta kalmak için sürüklendiği meslek, ruhunda derin yaralar açmıştı; ancak Elif şimdi kendine başka bir yol arıyordu.
Her sabah güneş doğarken sahile iner, ayaklarının altındaki kumun soğuğunu hissederdi. Bu sessiz anlar ona iyi geliyordu. Deniz, ona bugüne kadar kimsenin veremediği bir huzur sunuyordu. “Belki ben de bir gün bu dalgalar kadar özgür olurum,” diye düşünürdü. Ancak akşam olduğunda gerçekleri değişmiyor, yaşam mücadelesi her gün onu biraz daha yıpratıyordu.
Elif Şile escort küçük bir pansiyon odasında kalıyordu. Oda küçüktü, duvarlar eskiydi ama en azından sessizdi. Geceleri bazen düşünceleri onu uykusuz bıraksa da, sabah olduğunda yeniden mücadele edecek gücü buluyordu. Çünkü artık kendisi için yeni bir yol açmak istiyordu; ne olursa olsun geçmişin gölgesinde yaşamaya devam etmek istemiyordu.
Bir gün sahilde yürürken karşısına çıkan sokak köpeği peşine takıldı. Elif elindeki simitten küçük bir parça koparıp ona verdi. Köpek kuyruğunu sallayarak ona yaslandı. O an Elif’in yüzünde uzun uzun süredir görmediği bir gülümseme belirdi. “Hayat bazen en küçük iyilikleri bile unutmaz,” diye düşündü. O günden sonra köpek neredeyse her sabah onu sahilde karşılamaya başladı. Elif onu “Zeytin” diye çağırdı.
Zeytin sayesinde Elif’in sabahları daha anlamlı hâle geldi. Bu küçük bağ ona insanlardan görmediği bir sadakati hatırlatıyordu. Şile escort sakinliği ve Zeytin’in masum bakışları, Elif’in yaralarını biraz daha sarıyordu.
Bir gün belediyenin kültür merkezinin önünden geçerken kapıda “El Sanatları Kursu – Ücretsiz” yazısını gördü. İçinde bir kıpırtı hissetti. Cesaretini toplayıp içeri girdi. Kursa katılmak için kaydoldu. İlk başta elleri titredi, çünkü hayatında ilk kez kendisi için bir adım atıyordu.
Şile escort dalgaları o sabah her zamankinden daha sert vuruyordu kıyıya. Gökyüzü gri bir örtü gibi sahilin üzerine çökmüş, rüzgâr balıkçı teknelerinin iplerini zangırdatıyordu. Genç bir kadın, Derya, sırtına geçirdiği eski montuyla limanın ucundaki bankta oturmuş, üşüyen ellerini nefesiyle ısıtmaya çalışıyordu.
Derya yirmili yaşlarının başındaydı; yüzünde zamansız bir yorgunluk, gözlerinde kondom ise bitmek bilmeyen bir mücadele vardı. İstanbul’da başladığı hayat, ailesinden uzaklaşmak zorunda kalmasıyla bir anda altüst olmuştu. Eğitimini tamamlamadan iş aramaya çıkmış, tutunacak dal bulamayınca hayatın onu sürüklediği karanlık bir yola mecburen adım atmıştı. Hayat kadınlığı, onun için bir seçim değil; çaresizlikle verilmiş bir hayatta kalma savaşıydı.
Şile’ye gelişi de bir kaçıştı aslında. İstanbul’un sıkışmışlığı, kalabalığı ve tehditkâr sokakları ruhunu tüketmişti. Daha sakin, daha küçük bir yerde nefes alabileceğini ummuştu. Ama Şile escort sessizliği bazen huzur veriyor, bazen de yalnızlığını daha keskin hissettiriyordu.
Yalamayı Seven
Kış yaklaşırken işler azalmış, pansiyon kirasını ödeyememeye başlamıştı. Bazı geceler, sahilin hemen arkasındaki çimenlikte yatan sokak kedileriyle dar amcıklı aynı banklarda sabahlıyordu. Yağmur yağdığında sığınacak kapalı bir yer bulmak bile lükse dönüşmüştü. Yine de her sabah denize bakıp kendine fısıldıyordu: “Bir gün buradan daha güçlü çıkacağım.”
Bir akşamüstü, hava kararmak üzereyken Derya liman boyunca yürürken aniden dengesini kaybetti. Kan şekeri düşmüş, tüm vücudu titremeye başlamıştı. Tam yere çökeceği sırada balıkçıların arasında sevilen, ellili yaşlarında, yardımseverliğiyle bilinen Hülya abla onu fark etti. “Kızım, iyi misin?” diyerek yanına koştu.
Derya önce cevap vermek istemedi; insanlar bazen meraklı, bazen tehlikeli oluyordu. Ama Hülya’nın sesindeki sıcaklık onu düşündüğünden daha fazla etkiledi. Hülya, Derya’yı kendi küçük evine götürdü, çay demledi, sıcak bir çorba hazırladı. O akşam uzun süre konuşmadılar. Derya ilk kez biri tarafından yargılanmadan, sorgulanmadan oturabiliyordu.
Ertesi gün Hülya onu Şile’de kadınlara destek sağlayan bir dayanışma merkezine götürdü. Burada Derya’ya psikolojik destek, geçici barınma imkânı ve meslek edindirme kurslarına başvuru fırsatı sunuldu. Derya başta inanamadı; çünkü hayat ona şimdiye kadar hep kapılar kapatmıştı. Ama bu kez aralanan bir kapı vardı ve o içeri adım atma cesaretini topladı.
Ümraniye escort soğuk bir akşamında, sokak lambalarının solgun ışıkları altında yürüyen genç kadın, sırtındaki yorgunluğu gizlemeye çalışıyordu. Adı Derya’ydı. Henüz yirmi iki yaşındaydı ama kader onu pek çok yaşıtından daha erken büyütmüştü. Hayatın ağırlığı, onun zarif omuzlarına fazlasıyla yüklenmişti.
Derya, küçük yaşlarda ailesini kaybetmişti. Yıllarca akrabadan akrabaya sürüklenmiş, kimsenin yanında kendini ait hissedememişti. On sekizine geldiğinde artık kendi başınaydı; ne bir birikimi, ne de tutunacak kimsesi vardı. İlk iş olarak bir kafede garsonluk yapmış, aylarca düşük maaşla hem kirayı hem de günlük ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmıştı. Fakat işletme kapanınca bir kez daha boşluğa düşmüştü.
İş aradığı günlerde, cebindeki son parayı harcarken çaresizlik tırnaklarıyla onu içten içe kemiriyordu. Kötü bir dönemde tanıştığı biri, ona kolay para anal kazanabileceğini söyleyerek hayat kadınlığına yönlendirmişti. Ancak başka çaresi olmadığını düşünüyordu.
Derya’nın geceleri Ümraniye vip escort sokaklarında dolaşması hep aynı duyguyla son buluyordu: derin bir boşluk. En çok da genç yaşta böylesine bir yükü taşımak zorunda kalmasına…
Bir gece, yağmur hafif hafif çiseliyorken, Derya bir apartmanın girişinde ıslanmamak için bekledi. O sırada yaşlı bir kadın kapıdan çıkıp ona dikkatlice baktı. Kadın, “Evladım üşümüşsün, gel içeri biraz ısın,” dedi. İlk başta çekindi, ama kadının gözlerinde samimiyet vardı. İçeri girdiklerinde kadın ona sıcak çay hazırladı. Adı Nermin’di.
Ümraniye escort gece olduğunda, binaların arasındaki sessizlik daha da derinleşirdi. Sokak lambalarının titrek ışıkları, yağmurla parlayan asfalt üzerine sert sarı çizgiler bırakırdı. İşte o ışıkların arasından yürüyordu Elif. Henüz yirmi üç yaşındaydı ama omuzlarında taşıdığı yük, bir ömrün ağırlığını andırıyordu.
Elif’in hayatı hiçbir zaman kolay olmamıştı. Babası onu küçük yaşta terk etmiş, annesi ise yıllarca hastalıkla mücadele etmişti. Maddi sıkıntılar yüzünden evli escort eğitimini tamamlayamayan Elif, genç yaşta çalışmak zorunda kaldı. Zamanla çaresizliğin ittiği bir hayatın içine sıkıştı: istemediği bir iş, bitmeyen borçlar, sürekli bir güvensizlik hissi. İnsanların çoğu onun hikâyesinin ardında saklı acıyı fark etmiyordu; yüzeyde gördükleri sadece “genç bir kadın”dı. Oysa gerçek bundan çok daha derindi.
O gece de yine Dudullu yönüne doğru yürürken içinden “Acaba bir gün kurtulabilir miyim?” sorusu geçti. Sokaklar sessizdi ama Elif’in zihni fırtına gibiydi. Kendini ümraniye escort bildi bileli hep başkalarının ihtiyaçlarını düşünmüştü; şimdi ise sadece kendi ayakta kalma savaşı vardı.
Bir köşede beklerken yağmur yeniden çiselemeye başladı. Elif ellerini montunun vip ceplerine soktu, titreyen parmaklarını ısıtmaya çalıştı. Tam o sırada yanı başındaki kafeden gelen sıcak kokular dikkatini çekti. Karnı açtı ama içeri girip bir şey alma lüksü yoktu. Ay sonunda kira ve annesinin ilaç parası onu bekliyordu.
Kartal escort dar sokaklarında gece ağır ağır ilerliyordu. Şehrin kalabalığı çoktan çekilmiş, geriye yalnızca sokak lambalarının solgun ışığı, ara ara geçen taksilerin farları ve rüzgârın binalar arasında dolaşan sesi kalmıştı. Yirmi üç yaşındaki Yasemin, Kartal escort sahiline doğru yürürken derin bir nefes aldı. Bu nefes bile yorgundu, tıpkı onun gibi.
Yasemin bir yıl önce bu semte geldiğinde, hayatını böyle bir noktada bulacağını asla düşünmemişti. Liseyi bitirememiş, evde sürekli kavga eden anal ailesinden kaçarak İstanbul’a sığınmıştı. İlk aylarda bir kafede çalışmış, küçük bir oda tutup kendi başına ayakta durmaya çalışmıştı. Ama hayat bazen insanın üzerine arka arkaya yükler bindirir ya…
Şimdi her akşam aynı sahil şeridinde yürür, kendini bir sonraki müşteriye hazırlardı. Ama kalbi bu hayatı çoktan reddetmişti. Her gece kendine söz verirdi: “Yarın bırakacağım.” Fakat ertesi gün yine aynı sokaklarda yürürdü, çünkü çaresizlik insanın bacaklarını bile esir alırdı.
Gurup Seven
O gece rüzgâr daha soğuktu. Yasemin montunun fermuarını yukarı çekti. Bankların sert seven olduğu bölgeye geldiğinde oturmak için bir köşe buldu. Şehrin ışıkları suya vuruyor, dalgalar karanlık içinde kıvılcımlar gibi parlıyordu. Yasemin ayakkabılarına baktı, ucuz ve eskimiş. “Ben burada ne yapıyorum?” diye fısıldadı kendi kendine.
Tam o sırada bir kadın seslendi: “İyi misin?”
Yasemin irkildi. Karşısında kırk yaşlarında, yüzünde sıcak bir gülümseme olan biri duruyordu. Üzerinde bir yardım kuruluşunun yeleği vardı. Yasemin hemen mesafe koymaya çalıştı, çünkü çoğu insan onu ya yargılar ya da kullanmaya kalkardı. Kadın bunu fark etmiş olmalı ki sakin bir sesle konuştu:
“Korkma, kötü bir niyetim yok. Seni birkaç gecedir görüyorum. Yardım isteyip istemediğini merak ettim.”
Yasemin başını çevirdi. “Kimse bana yardım edemez,” dedi. “Ben zaten batmışım.”
Kadın onun yanına, ama çok yakın olmayacak şekilde oturdu. “Bazen en çok batanlar, yeniden yüzmeyi öğrenenler olur,” dedi. “Biz kadınlara destek veren bir merkeziz. Barınma, psikolojik destek, eğitim imkânları… Yargılamak yok, baskı yok. Sadece yardım var.”
Kartal escort geceye karışan sokaklarında rüzgâr, denizden kopup gelen soğuk bir nefes gibi dolaşıyordu. Sahile yakın ara sokaklar loş ışıklarla götten aydınlanıyor, kaldırımlarda yağmurdan kalmış küçük su birikintileri ışıkları titreterek yansıtıyordu. Yirmi üç yaşındaki Melisa, bu sokakların sessizliğine alışmıştı artık. Her adımında botlarının çıkardığı ses, boşluğa çarpıp yankılanıyordu. Hayat onu öyle bir noktaya getirmişti ki, bazen kendi gölgesine bile güvenemez hâle gelmişti.
Melisa lise yıllarında öğretmeni olmak isteyen, hayalleri renkli bir genç kızdı. Ancak hayat planladığı gibi gitmemiş, annesinin hastalığı, babasının evi terk etmesi ve geçim sıkıntısı onun omuzlarına yaşından evli büyük yükler bindirmişti. Annesi vefat ettiğinde, elindeki tek şey küçük bir çanta ve geçici bir iş sözüydü. İstanbul’a gelip Kartal escort ucuz bir oda bulmuş, ama o iş de kısa sürede bitince çaresiz kalmıştı. İşte o dönem tanıştığı kişiler, yanlış bir dünyanın içine sürüklemişti onu.
Bu hayatı seçmediğini biliyordu; ama seçeneksizliğin insanı nereye savurabileceğini bizzat yaşamıştı.
O gece işler diğer gecelere göre daha kötüydü. Sokak neredeyse tamamen tenhaydı. Melisa sahil boyunca yürürken dalgaların sert çarptığı beton koca götlü rıhtıma baktı. Deniz karanlıktı, ama içinde derinlerde bir ışık varmış gibi çırpınıyordu. “Benim içimdeki ışık da bir yerlerde olmalı…” diye düşündü.
Tam o sırada uzaktan yaklaşan sarı ışıklı minibüs durdu. Melisa refleksle uzaklaştı, çünkü bazen başına bela olan insanlar da bu araçlarla gelirdi. Ama kapı açıldığında, içinden orta yaşlı bir kadın indi.
Pendik escort geceleri, gündüzlerinden daha gürültülü gibiydi. Sahildeki ışıklar denize vurunca ortaya çıkan parıltı, Melisa’nın içindeki karanlığı aydınlatmaya yetmiyordu. Yirmi bir yaşındaydı; yaşı gençti ama ruhu hırçın çoktan yorulmuş, tükenmişti. Bir zamanlar umutlarının olduğu bir hayatı vardı fakat hayat bazen insanı hiç istemediği yollara yuvarlar, o yollar da çoğu zaman geri dönülmesi zor sokaklara çıkar.
Melisa, gündüzleri neredeyse görünmezdi; geceleri ise, herkesin görmezden geldiği bir gölge gibi dolaşırdı. Bu hayata kendi isteğiyle adım atmamıştı. Evden kaçtığı o karanlık geceden sonra sığınacak bir yer bulamamış, güvendiği biri tarafından kandırılmıştı. Şimdi ise Pendik götten veren escort ara sokakları onun hem ekmek kapısı hem de en büyük hapishanesiydi.
O gece rüzgâr sert esiyordu. Melisa montunun fermuarını çekerken etrafa baktı; yol kenarında durmuş arabalar, hızlı adımlarla geçen sarışın bomba insanlar, bir de hiçbir yere ait olmayan kendi adımları… İçinde garip bir sıkışma vardı. Sanki yıllardır taşıdığı yük o gece biraz daha ağırlaşmıştı.
Bir süre sonra eski bir apartmanın girişine sığındı. Ayaklarını birbirine sürterek olgun ısınmaya çalıştı. “Keşke başka bir yolum olsaydı,” diye düşündü. Ama umut etmek bile bazen lükstü. Gözleri istemsizce sahile döndü. Deniz, karanlık içinde güçlü ve özgür duruyordu. Melisa kendi özgürlüğünün nerede kaybolduğunu hatırlamaya çalıştı ama cevap yoktu.
Tam o sırada bir kadın yanına yaklaştı. Kısa saçlı, sıcak gülüşlü, kırmızı bir atkı takıyordu. — “Merhaba,” dedi kadın. “Ben Naz. Seni birkaç gecedir görüyorum. Yardım edebileceğim bir şey var mı?”
Melisa önce irkildi. İnsanların ona yaklaşmasının genelde tek nedeni olurdu. Fakat bu kadının yüzünde farklı bir ifade vardı; yargı yoktu, beklenti yoktu, sadece insani bir sıcaklık… — “Yardım edemezsin,” dedi Melisa kısa bir nefes vererek. Naz yavaşça başını salladı. — “Belki de edebilirim. Bizim bir dayanışma merkezimiz var. İstersen sıcak bir çay içebiliriz, sadece konuşuruz. Zorunlu hiçbir şey yok. Sadece sen istersen.”
Tuzla escort akşamları, İstanbul’un diğer semtlerine benzemezdi. Sahil boyunca uzanan sessizlik, denizden gelen hafif uğultuyla karışır, uzaklarda gemilerin ışıkları karanlık suyun üzerinde parıldardı. Nisan, her gece olduğu gibi yine aynı sokak lambasının altında duruyordu. Yirmi bir yaşındaydı ama hâli, otuzlarına yaklaşmış yorgun bir kadın gibiydi. Gözleri uykusuzluktan kızarmış, dudaklarının kenarındaki çizgiler derinleşmişti.
Bu hayata nasıl sürüklendiğini bazen kendisi bile hatırlamak istemiyordu. Ama her şey, evden kaçmak zorunda kaldığı o kötü gecede başlamıştı. Yıllarca süren baskı ve şiddet, onu bir gün aniden sokağa atmıştı. Nisan’ın cebinde sadece 50 lira ve bir kimlik vardı. Bir süre götten sokaklarda kaldı, sonra bir grup genç kızla tanıştı. Onlar da hayatta kalmaya çalışıyordu. “İstersen bizimle gel,” demişti içlerinden biri. “Kolay değil ama burada tek başına daha zor.”
Nisan kabul etti. O günden sonra geceler hep daha ağır geçti.
Tuzla milf escort sokaklar hem kalabalık hem de tehlikeliydi. Her köşe başında farklı bir hikâye, her yüzün ardında başka bir acı vardı. Nisan, geceleri çalışırken bir yandan sürekli etrafını kontrol ederdi. Bazı müşteriler kaba olur, bazıları para vermeden kaçmaya çalışır, bazıları evli ise onu korkutacak kadar öfkeliydi. Bu yüzden her gece taksilerin farları ona çarptığında içinden “Bu sefer neyle karşılaşacağım?” diye geçerdi.
O gece rüzgâr sert esiyordu. Deniz dalgaları taşlara vurdukça büyük bir gürültü çıkıyordu. Nisan, montunu sıkıca kapattı. Çantasından küçük dolgun memeli bir not defteri çıkardı. Bu defter yıllardır yanında taşıdığı tek kişisel eşyaydı. İçinde umut kırıntıları, küçük hayaller ve bir gün kurmak istediği hayatın taslakları vardı. Bir sayfaya hızlıca bir şeyler karaladı